Müziğin tarihine damgasını vuran önemli dönemlerden biri, taş plakların icat edildiği ve popüler hale geldiği zaman dilimine dayanır. Taş plaklar, müzik tarihinde bir kilometre taşı olarak kabul edilir ve ses kaydının evriminde önemli bir rol oynar. Bu ilginç yolculuğa, 19. yüzyılın sonlarına, özellikle de 20. yüzyılın başlarına dayanmaktadır. Taş plaklar, ilk olarak 1887'de Alman fizikçi ve mucit Emil Berliner tarafından geliştirilen bir ses kayıt formatı olarak ortaya çıktı.
1900'lerin başlarına gelindiğinde, taş plaklar müzik endüstrisinde hızla yaygınlaştı. 78 devir/dakika hızında dönen bu plaklar, vinil veya taş malzemeden yapılmışlardı. Bu dönemde, birçok müzik türü, cazdan klasik müziğe kadar, taş plaklar üzerinden dinleyici kitlesiyle buluşmaya başladı. Taş plaklar, müziğin evriminde bir dönüm noktası olarak kabul edilir çünkü bu format, müziği daha geniş kitlelere ulaştırmada önemli bir rol oynadı. Aynı zamanda, sanatçıların eserlerini kaydedip paylaşmalarını kolaylaştırdı ve müziği daha erişilebilir kılarak dinleyicilerle sanatçılar arasındaki bağı güçlendirdi. Bu giriş, taş plakların tarihçesine genel bir bakış açısı sağlıyor.